Openssl ile Dosya Şifrelemek

Mart 16, 2012 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

Openssl’in kurulu olduğu herhangi bir bilgisayarda (Linux, Windows, BSD) dosya şifrelemek ve açmak için:

Şifrelemek için "encrypt" (-e):
 openssl aes-256-cbc -a -e -salt -in input.dat -out output.aes

Şifreyi açmak için "decrypt" (-d):
 openssl aes-256-cbc -a -d -salt -in output.aes -out input.dat

Bir servisin başlangıç sırasını değiştirmek

Mart 16, 2012 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

Centos üzerinde koşan bir servisin başlangıç sırasını değiştirmek için

vi /etc/init.d/servis_adi
Dosyasındaki 
# chkconfig: 66 45
satırını edit etmek gereklidir.
66 sayısı servisin başlarkenki sırasını,
45 sayısı servisin kapanırken kullanılan sayısını belirtmektedir.
Bu dosyadaki chkconfig satırı değiştirildikten sonra
chkconfig servis_adi off
chkconfig servis_adi on
yapılarak servisin başlangıç ve bitiş sırası değiştirilebilir.

İşletim sisteminin koştuğu init modu 5 ise
yapılan değişikliğin etkisi

$ls /etc/rc5.d/

ile görülebilir.
“S” ile başlayanlar servis başlangıc sırasını, “K” ile başlayanlar servis bitiş sırasını gösterir.

Bir portu kullanan programın tesbiti

Mart 16, 2012 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

12345 portunu kullanan programı tesbit edelim

# netstat -anp | grep 12345
tcp    0   0 127.0.0.1:12345   0.0.0.0:*    LISTEN   6629/ssh
tcp    0   0 ::1:12345              :::*    LISTEN   6629/ssh

Aynı bilgiyi lsof kullanarak ta elde edebiliriz:

$lsof -i 
OMMAND    PID     USER   FD   TYPE DEVICE SIZE/OFF NODE NAME
sshd       718     root    3u  IPv4   4058      0t0  TCP *:ssh (LISTEN)
sshd       718     root    4u  IPv6   4060      0t0  TCP *:ssh (LISTEN)
avahi-dae  744    avahi   13u  IPv4   4146      0t0  UDP *:mdns 
avahi-dae  744    avahi   14u  IPv4   4147      0t0  UDP *:49706 
cupsd      975     root    6u  IPv6  79871      0t0  TCP localhost:ipp (LISTEN)
cupsd      975     root    7u  IPv4  79872      0t0  TCP localhost:ipp (LISTEN)
apache2   1066     root    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)
Xorg      3848     root    1u  IPv6  53246      0t0  TCP *:x11 (LISTEN)
Xorg      3848     root    3u  IPv4  53247      0t0  TCP *:x11 (LISTEN)
dhclient  6338     root    5u  IPv4  71482      0t0  UDP *:bootpc 
apache2   7423 www-data    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)
apache2   7424 www-data    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)

Sadece tcp için

$lsof -i tcp
COMMAND  PID     USER   FD   TYPE DEVICE SIZE/OFF NODE NAME
sshd     718     root    3u  IPv4   4058      0t0  TCP *:ssh (LISTEN)
sshd     718     root    4u  IPv6   4060      0t0  TCP *:ssh (LISTEN)
cupsd    975     root    6u  IPv6  79871      0t0  TCP localhost:ipp (LISTEN)
cupsd    975     root    7u  IPv4  79872      0t0  TCP localhost:ipp (LISTEN)
apache2 1066     root    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)
Xorg    3848     root    1u  IPv6  53246      0t0  TCP *:x11 (LISTEN)
Xorg    3848     root    3u  IPv4  53247      0t0  TCP *:x11 (LISTEN)
apache2 7423 www-data    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)
apache2 7424 www-data    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)

Sadece udp için

$lsof -i udp
COMMAND    PID  USER   FD   TYPE DEVICE SIZE/OFF NODE NAME
avahi-dae  744 avahi   13u  IPv4   4146      0t0  UDP *:mdns 
avahi-dae  744 avahi   14u  IPv4   4147      0t0  UDP *:49706 
dhclient  6338  root    5u  IPv4  71482      0t0  UDP *:bootpc 

Port numarası ile kullanamak için

$lsof -i tcp:80
COMMAND  PID     USER   FD   TYPE DEVICE SIZE/OFF NODE NAME
apache2 1066     root    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)
apache2 7423 www-data    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)
apache2 7424 www-data    4u  IPv6   4733      0t0  TCP *:www (LISTEN)

kullanılabilir.

PIDi 6629 olan ssh servisi 12345 portunu kullanmaktadır.

Process hakkında daha fazla bilgi almak için

# ps -efl | grep 6629
4 S root      6629 29716  0  75   0 -  6976 -      14:05 pts/4    00:00:00 ssh testserver -D 12345 -l db2inst1
0 S root      7648  7302  0  78   0 -   742 pipe_w 14:07 pts/7    00:00:00 grep 6629

Netstat ile port analizi.
lsof ile açık dosyaların tesbiti.

Mencoder ile videoyu 4:3 veya 16:9 yapmak

Şubat 20, 2012 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

İnternetten 448×256’luk bir video indirdik diyelim.

Bu videoyu 4:3 formata çevirdiğimizde oranları korumak için 320:182’lık bir videoyu alıp alttan ve üstten siyah bir bölge eklememiz gerekir. Zira 4:3 formatındaki video 320:240 olacaktır. (240-182)/2=29 genişilikte alttan ve üstten siyah bölge eklememiz lazım.
Bunu sağlamak için

mencoder input.avi -oac mp3lame -lameopts cbr:mode=2:br=96 -af resample=44100 -srate 44100 -ofps 20 -ovc lavc -lavcopts vcodec=mpeg4:mbd=2:cbp:trell:vbitrate=300 -vf scale=320:182 -vf-add expand=:240 -ffourcc XVID -o output.avi

-vf-add expand=:240
parametresi ile vertikal genişlik 240 olarak ayarlanıyor.

Mencoder ile videoların fps, size gibi özelliklerini değiştirmek

Şubat 17, 2012 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

Mencoder ile videoların fps sini değiştirmek için

Örnek kod:

mencoder input.avi -oac mp3lame -lameopts cbr:mode=2:br=96 -af resample=44100 -af resample=44100 -srate 44100 -ofps 24000/1001 -ovc lavc -lavcopts vcodec=mpeg4:mbd=2:cbp:trell:vbitrate=216000 -vf scale=800:600 -ffourcc XVID -o output.avi

Örnek kodda verilen parametreleri inceleyelim.

-oac mp3lame:
Ses kodeği olarak mp3lame kullan
-lameopts cbr:mode=2:br=96:
mp3lame kodeği için “cbr:mode=2:br=96” parametreleri kullanılacak. 96kb lik sabit bitrate(constant bitrate) kullanılacak. 2 akanallı ses kullanılacak.
-af resample=44100:
Sesin sample frekansı standart değer olan 44100’e ayarlandı.
-srate 44100:
Çıkış sesinin sample frekansı standart değer olan 44100’e ayarlandı.
-ofps 24000/1001:
Video çıktısının fps değeri 23.976 olarak ayarlanmış.
-ovc lavc:
Çıkış video kodeği olarak LAVC kullanılacak.
-lavcopts vcodec=mpeg4:mbd=2:cbp:trell:vbitrate=2160000:
Çıkış video kodeği için parametreler verilmiş. Video formatı olarak mpeg4, Trellis quantization ve 216000 Kbps lük sabit bitrate kullanılmış. mdb parametresi MacroBlock Decision içindir. mdb=0 default değerdir, mdb=1 en az biti kullanır, mdb=2 best rate distortion ile kullanılır.
-vf scale=800:600:
Çıkış videosunun video oranları belirtilmiş.
-ffourcc XVID:
Çıkış videosunun labelı XVID standart değeri ile belirtilmiş.

Not: Videoların fps degerini değiştirmek için Avidemux’da video “Mpeg4-adp (lavc)” ve ses “MP3lame” olarak seçilip, video filterlarından Transform altındaki “Resample fps” kullanılabilir.

Eğer Özgür Olmak İstiyorsanız Linus Torvalds’ı Takip Etmeyin

Aralık 13, 2011 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

Özgür Yazılım Vakfı’nın kurucusu olan Richard Stallman “Lütfen GNU’Linux’ olarak çağırmayın” diyor. Ayrıca bu röportajda, okuyuculara özgürlük için savaşacaklarını mı yoksa kafa tutmak için için fazla mı üşengeç olduklarını soruyor.

Siz Eylül 1983 yılında GNU projesini özgür bir Unix-benzeri işletim sistemi yaratmak için oluşturdunuz ve proje o günden bugüne lider planlayıcı ve organizatör oldu. İlk etapta bu işe neden başladınız? O zamanlar yazılımın mülkiyete dayalı hale geldiği belirginmiydi?

Stallman: 1983 yılında tüm işletim sistemleri mülkiyete dayalıydı, özgür olmayan yazılımlardı. Bir bilgisayarı satın alıp onu özgürce kullanmak imkansızdı. Mülki yazılımlar kullanıcıların parçalanmış ve çaresiz halde olmasına dikkat eder, bunu da kaynak kodların paylaşımını yasaklayarak ve onları değiştirmeye izin vermeyerek yapar.
Benim özgür bir şekilde bilgisayar kullanabileceğim tek yol başka bir işletim sistemi geliştirip onu özgür yazılım yapmaktı. Planı Eylül 1983 yılında duyurdum ve Ocak 1984 yılında GNU sistemini geliştirmeye başladım.

3 Şubat 1976 tarihinde Bill Gates “meraklılar için açık mektup” yazısını kaleme aldı ve bu yazıda yazılımın tıpkı donanım gibi ücretli olması gerektiğini belirtti. O dönemlerde bu manifestoyu okudunuz mu? O zamanlar sizi etkileyen ne olmuştu?

Stallman: O dönemlerde bu yazıyı hiç duymadım. Zaten ben bir amatör değildim, MIT ‘Yapay Zeka’ Laboratuar’ında sistem gelişirici konumundaydım. Sırf zevk olsun diye küçük bir uğraşla labaruvardaki PDP-10′lar için 2.5 megabayt hafızaya sahip 16-bit bir mikrobilgisayar yapmıştım. Pascal hem zayıf hem de kaba olması bakımından Lisp ile karşılaştırıldı, bizim yüksek düzeyli dilimiz, hızlı olması için yapılmıştı, derleyici dil olarak daha esnekti.

O zamanlar o bildiriyi görseydim nasıl tepki verirdim bilmiyorum. AI laboratuar deneyimi bana paylaşım ruhuna ve özgür yazılıma değer vermem gerektiğini öğretti fakat özgür olmayan(mülki) yazılımın adaletsizlik olduğu yargısına daha varmamıştım. 1976 yılında hiç özgür olmayan yazılım kullanmadım. Sadece 1977′de Emacs özgür olmayan Twenex zaman-paylaşımlı sistemi porta açtığı zaman mülki yazılımın berbatlığını tecrübe ettim. Bundan sonra bunun bir etik ve politik sorun olarak tasdik etmek için zamana ihtiyacım oldu.

Fikri mülkiyet hakkında ne düşünüyorsunuz?

Stallman: Bu kafa karıştırıcı terimi düşüncelerimde kullanmamaya dikkat ediyorum çünkü bu terim, yanıltıcı görünmesine rağmen, kolay anlaşılır bir şeye yönlendirmiyor. Terim öbekleri yasalarla beraber tamamen farklı sorunlara yol açıyorlar, sanki bunlar söz konusuymuş gibi.
Çeşitti telif hakları vardır ve ben telif hakkı yasası ile ilgili bazı düşüncelere sahibim. Patentler zaten var ama patent kanunu telif hakkı kanunundan neredeyse tamamen farklıdır. Zaten benim patent yasası ile ilgili görüşlerim telif hakkı yasası ile ilgili görüşlerimden tamamen farklıdır. Bir de marka kanunu var ve bu kanun telif hakkı veya patent kanunlarıyla hiçbir ortak noktaya sahip değildir. Eğer bu kanunlarla ilgili herhangi bir şeyi açıkça düşünmek istiyorsanız ilk adım olarak bu kavramları üç farklı konu olarak düşünüp onları kesin olarak işlemek gerekir.
Siz “fikri mülkiyet” ile ilgili bir şey söylediğinizde aslında birbirinden tamamen farklı bu üç yasa hakkında genelleme yapmaya çalışıyorsunuz. Söyleyeceğiniz her ne olursa olsun bu aptalca bir genelleme oalcaktır çünkü bu terim sadece buna neden oluyor.
Ben bu terimi asla kullanmayarak bu tuzaktan kurtulmaya karar verdim. [bkz http://www.gnu.org/philosophy/not-ipr.html]

Sizin için hangisi daha önemli; GNU’nun koca kullanıcı tabanı mı yoksa geniş geliştirici tabanı mı?

Stallman: Ben onların ikisini de takdir ediyorum ve her ikisi de önemlidir. Biz GNU projesini sadece teknik bir zafer ya da başarı için geliştirmedik. Bizim asıl amacımız kendimizi ve sizleri özgür kılmaktı.
GNU için önemli olan şey bilgisayarları özgür kullanmak için bir yol sağlamaktır. Ancak bu başarı şüphelidir çünkü yüzlerce GNU/Linux dağıtımı bazı özgür olmayan yazılımların hemen hemen hepsini içerir.
GNU/Linux 1992 yılında ilk zamanlar özgürlüğünü koruyarak bilgisayar kullanmayı mümkün kıldı. 2000′lerde ironik olarak GNU/Linux dağıtımlarının her versiyonu özgür olmayan yazılım içerdi ve böylece kullanıcılar bazı yüklemeler yoluyla özgürlüklerini yitirdiler. Bugün Ututo ve gNewSense dağıtımlarının %100 özgür yazılım olduğunu söylemekten gurur duyuyorum.

Bunca yıldan sonra, nihayet tünelin sonunu görüyor msunuz? Özgür yazılım, sunucu bilgisayarlarda sonraki on yıllık süre boyunca egemen olarak ait olduğu yere tekrar gelecek mi?

Stallman: Sunucu operatörleri tabi ki özgür olmalı çünkü bu tipteki bilgisayarlar birçok kullanıcının özgürlüğünü doğrudan etkiler. Bu tip bilgisayarların özgür yazılıma adapte olması çok önemlidir. Mülki işletim sistemleri, kullanıcıları giderek daha fazla sınırlamak ve egemenlik altına almak üzerine tasarlandılar. Bunu dijital yönetim araçlarıyla yaptılar. Bu işletim sistemlerinin kullanıcıları şu an geçmişte hiç olmadığı kadar hüküm altına alınmıştır. Eğer bileklerinizde prangalar istemiyorsanız sizin tek kurtuluşunuz bu tip işletim sistemlerini özgür olanlarıyla değiştirmektir.

İnsanlar “özgür yazılım” ve “açık kaynak kod” terimlerini aynı anlama geliyormuş gibi kullanıyorlar. Bu doğru bir kullanış mı?

Stallman: Terimlerin özünde, özgür yazılım ve açık kaynak kod birbirinden olabildiğince farklıdır. Özgür yazılım politik bir harekettir; açık kaynak kod ise bir gelişim modelidir.
Özgür yazılım hareketi etik ve sosyal değerler için endişelenir. Bizim amacımız bilgisayar kulanıcıları için onlarla el ele verip onları özgür kılmak ve kendi bilgisayarlarının sahibi olmaları için bu mücadeleyi kazanmaktır. Bu yüzden kullandığınız her program için şu dört temel özgürlük ilkesine sahip olmalısınız;
0. Bilgisayarınız dilediğiniz gibi çalıştırmak için. 1. Kaynak kodu incelemek ve onu değiştirip programın istediğiniz gibi olmasını sağlamak için. 2. Asıl kopyayı hem bağışlamak hem de satmak amacıyla dilediğinizde çoğaltmak için. 3. Dilediğinizde dağıtım kopyalarını modifiye etmeniz için.
“Açık kaynak” 1998 yılında “ücretsiz” veya “özgür” terimlerini kullanmak istemeyen kişiler tarafından geliştirildi. Onlar bu terimi uygulamaya elverişliliğin değerli olduğu bir felsefe ile birleştirdiler.

Açık kaynağın geliştiricileri (ki ben bunlardan biri değilim) kullanıcıların da gelişime katıldığı bir “kalkınma modeli” teşvik ettiler. Bu modelin genellikle yazılımı “daha iyi” yaptığını idda ediyorlar ki onlar “daha iyi” dediğinde aslında sadece teknik anlamı kastediyorlar. Bu terimin kulanımı yoluyla üstü kapalı olarak sadece uygulamaya elverişli meseleleri kastediyorlar– özgürlüğü değil.
Onların yanlış olduğunu söylemiyorum, onlar sadece bir noktayı kaçırıyor. Eğer siz özgürlüğün ve sosyal dayanışmanın değerini ihmal eder ve sadece güçlü ve güvenilir yazılımı takdir edersen korkunç bir hata yaparsın.

Aynı şey Linux ile de yaşanıyor, kodları 1991 yılında yayınlandı. İnsanlar Linux’u GNU’nun eşanlamlısıymış gibi kullanıyorlar, tıpkı Windows’un PC işletim sistemi halini alması gibi. Ama bunlar aynı şey değil öyle mi?

Stallman: “Aynı” kelimesi ile neyi kastetğinizden emin değilim. Windows, Microsoft tarafından kullanıcıyı egemenlik altına almak için geliştirilen, mülki işletim sisteminin resmi adıdır. (eşanlamlı değil). Oysa ki Linux bir işletim sistemi değildir, onun sadece bir parçasıdır. Linux çekirdektir: işletim sisteminin tamamlaycı bir unsurudur ki diğer programların çalışması için makinenin kaynaklarını paylaştırır. 1991 yılında ilk olarak özgür-olmayan yazılım şeklinde yayınlandı: onun lisansı ticari dağıtım olmasına izin vermedi.
1984 yılında ben GNU işletim sistemini geliştirmeye başladım, amacım onun özgür yazılım olması ve bu sayede kullancılara bilgisayarlarını istedikleri gibi çalıştırma izni verip onları özgür kılmaktı. GNU projesi oldukça büyük bir iş üstlendi ki benim birçok arkadaşım bu işin imkansız olduğunu söylemişti. 1992 yılında GNU sistemi çekirdek işlevi dışında tamamlandı. (Bizim çekirdek projemiz 1990 yılında başladı, yavaş ilerliyordu.) Şubat 1992′de Linus Torvalds Linux lisansını değiştirip onu özgür yazılım yaptı.
Çekirdek Linux, GNU içinde büyük bir boşluğu doldurdu: GNU/Linux bir PC üzerinde çalışabilen ilk özgür yazılım işletim sistemiydi. Sistem GNU’ya Linux eklenmiş halde yola koyuldu. Lütfen onu sadece “Linux” olarak anmayınız; eğer bunu yaparsanız asıl geliştiricilere hiç bir itibar kazandırmamış olursunuz. Lütfen “Linux”u “GNU/Linux” olarak kullanın ve bizden aynı oranda bahsediniz.

Özgür Yazılım Vakfı son olarak GNU genel kamu lisansı versiyon 3 (GPLv3)’ün ikinci taslağını piyasaya sürdü. Bu sürümde iyileştirmeler nelerdir ve kullanıcılar bu uyarlamadan ne bekleyebilirler?

Stallman: Biz GPL’in final belgesini 3 Haziran’da resmi olarak yayınladık ve bir çok program bu belgenin altında duyuruldu. 3.versiyonun temel amacı, GNU genel kamu lisansınında her zaman olduğu gibi olduğu gibi, tüm kullanıcılar için özgürlüğü savunmaktır. Değişiklikler detaylardadır.

Linus Torvald “GPLv2 en olağanüstü lisanstır ama 50 kadar farklı açık-kaynak lisansı var ve neticede GPLv3 sadece bir tane daha” şeklinde düşüncelerini belirtmişt. Linus sizinle veya özgür yazılım gelişimindeki GNU ile işbirliği halinde mi?

Stallman: Aslında Linus “açık kaynak” terimini “özgür yazılım” teriminin yerine kullanarak nereden geldiğini gösteriyor. Ben GNU GPL’i kullanıcıların her bir programdaki özgürlüğünü savunmak için yazdım. 3. versiyonu da bu işi daha iyi yapması ve yeni tehditlere karşı koruması için geliştirdim.

Torvalds bu amacı reddettiğini söylüyor; bu onun neden GPLv3′ü takdir etmediğinin muhtemel sebebidir. Her ne kadar onların aptal olduğunu düşünsem de onların kendi görüşlerini ifade etme hakkına saygı duyarım. Bununla beraber eğer özgürlüğünüzü kaybetmek istemiyorsanız onu izlememeniz daha iyi bir iş olur.

Microsoft son zamanlarda Linux, OpenOffice ve bazı e-posta programları gibi özgür yazılımların 235 kadar patenti ihlal ettiğini idda etti. Ancak Microsoft şu an için makemeye gitmeyeceklerini açıkladı. Bu yeni yasal bir kabusun başlangıcı mı?

Stallman: Yazılım patentleri- bu tip ülkelerde onları yetkilendirmek için yeterince sayıda aptal var- tüm yazılım geliştiricileri için yasal bir kabustur. Herhangi bir alanda tüm patentlerin yaklaşık yarısı mega-şirketlere aittir, bu da onlara teknoloji üzerinde mutlak bir güç veriyor. Yazılım patentlerine izin veren ülkelerde yazılım alanında bu tip olaylar olur.

Geçtiğimiz 5 Haziranda Microsoft şu açıklamayı yayınladı: “Microsoft dağıtım sertifikalarının Novell destek hizmetleri, Novell ile birlikte çalışabilirlik işbirliği, GPLv3 lisansının kabulünün yürürlüğe girmesi gibi konularda bazı iddalar var, bu tip iddaların anlaşma, fikri mülkiyet veya herhangi bir yasal temel kapsamında olduğuna inanmıyoruz.” Microsoft savaşa mı hazırlanıyor?

Stallman: Microsoft bu dedikleriyle Novell ile olan anlaşmasını inkar etmeye çalışıyor. Bu şunu gösterir ki bizim harcadığımız çabalarla GPLv3, Microsoft’a yaptığı anlaşmalarda geritepme yaşattı ki bu çabalarımızn işe yaradığı anlamına geliyor. Ben Novell’in Microsoft ile bu noktada fikir ayrılığı yaşadığına inanıyorum çünkü onlar yazılım için anlaşmanın GPLv3 kapsamında yapıldığını söylüyorlar.

Onların kullandığı “fikri mülkiyet” terimi propagandanın bir parçasıdır. Bunun anlamı sizi mülki ve patent alanındaki yasalara odaklanmdaktan alıkoymaktır, tıpkı özgür yazılım kullanımını men etmeye çalıştıkları gibi. Örneğin onlar Brezilyalıları ” Eğer Microsoft yazılım patantlerini işletim sistemleri üzerinden devlet tekeli elde etmek için kullanmak isterse, Brezilyalılar neden onlara bu şansı versin ki? Brezilyalılar yazılım patentlerinde yetkili olmamalı.” şeklinde düşündürtmek istemez.

Sizce özgür yazılım topluluğu bu savaşı Microsft’ karşı kazanabilir mi?

Stallman: Bu savaşı kimin kazanacağını hiç kimse bilemez çünkü sonuç sizin ve takipçilerinizin akışına bağlıdır. Özgürlük için savaşacak mısınız? Windows, MacOS ve diğer özgür-olmayan yazılımları reddedip onları GNU/Linux ile değiştirecek misiniz? Veya kafa tutmak için fazla mı üşengeç olacaksınız?

Bazı analistler Microsoft ve Novell arasındaki gibi anlaşmaların tüketiciler için olumlu olduğunu ve bu anlaşmaların özgür yazılımın popüleritisini arttırabileceğini de idda ediyor. Bu nedenle tüketiciler, birlikte çalıştırılabilirlik ve uygulamalarını daha iyi çalıştırabilmeleri bakımından sağlaycılara daha çok destek olacaktır. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Stallman: Bu görüş tıpkı tütünlü mamüllerin sizin sağlığınıza iyi geldiğini çünkü size kilo verdirmede yardımcı olacağı görüşü gibi bir görüştür. Ben popülerlikle ilgili iddalarının dar anlamda doğru olup olmadığını bilmiyorum ancak ana noktayı kaçırdıklarına eminim.
GNU/Linux size özgürlük sunmakta başarısız olduktan sonra ne kadar popüler hale geldiği hiç önemli değildir. Microsoft’un Novell ile yaptığı anlaşmasında amaç insanları korkutup Microsoft’a yetki için ödeme yapmadan GNU/Linux’e kaçırtmaktı. İşte biz böyle bir durumda geritepme yapması için GPLv3′ü tasarladık. Birlikte çalışabilirlik konusuna gelirsek, tam olarak birlikte çalışabilirlik elde etmek için bizim özellikle ihtiyaç duyduğumuz şey mülki yazılım geliştiricilerini engelleyerek durdurmaktır.
Özgür olmayan yazılımla birlikte kullanıcılar egemenlik altındadır. Çoğu zaman kullanıcılar birlikte çalıştırılabilirlik ister ve yazılım özgür olduğunda bunu alırlar. Özgür-olmayan yazılımlarda, geliştiriciler kullanıcıları egemenlik altında tutar. Geliştirici ona ne zaman uygunsa birlikte çalıştırılabilirlik için izin verir. Kullanıcıların ne istedikleri ana planın dışındadır.
Microsoft son zamanlarda birlikte çalıştırılabilir-olmayan yazılımlar dayatıyor; şu an örneğin “Open Document Format”‘ı destekelemek yerine patentli ve düzmece bir “standart” OOXML formatını destekliyor.

Microsoft uyumsuz bir format tasarlayabilecek kadar güçlü olduğuna inanıyor, diğer uygulamaları aracılığıyla engeller yaratıp çoğu kullanıcıya kendilerini seçmeleri için baskı uyguluyor. Sizce kullanıcılar gerçekten onların öngördüğü kadar aptal mı?

İngilizce Kaynak: computerworld.com.au
Türkçe Kaynak: denemeciyim.wordpress.com
Çeviren: @burk

Not:
* 0 ile başlamasının bir ironisi var, araştırırsanız görürsünüz.
** Yazı tashih ve redakte edilmiştir
*** Bu söyleşi 12 Eylül 2007 tarihine aittir.

Videodan ses ayıklamak

Kasım 29, 2011 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

mplayer -dumpaudio -dumpfile output_filename.mp3 input.video_file.name

Streami yakalamak

mplayer -dumpstream -dumpfile output_filename.mp3 input.video_file.name

Videonun görüntüsünü ayıklamak için “-dumpvideo” kullanılabilir.

grep

Kasım 15, 2011 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

find ile grepin güzel bir kullanımı

find . -type f -exec grep  -n 'cemal' /dev/null {} \;

aynı etki -H ile dosya isimleri yazdırılarakda elde edilebilir.

grep  -nH 'cemal' *

bc ile asalları bulmak

Ekim 26, 2011 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

İnternetten bulduğum bir fonksiyonlar kümesine primegen(m,n) fonksiyonunu ekledim.
Çalıştırmak için

bc primes-db_bc.txt
primegen(2,10)
3
5
7
Bulunan asal sayısı:3

olarak dönmektedir.
Dosyayı yüklemek için tıklayınız..

Linuxde değişkenler

Ekim 26, 2011 § Yorum yok § Kalıcı bağlantı

Linuxde sistem değişkeni kullanımı

Neredeyim ben!?

Linux Notları kategorisinde geziniyorsun.